Çocukların günde 1 yahut 2 saat dijital aygıt kullanmalarının refahları ve ruh sıhhatleri üzerinde olumlu bir tesir oluşturduğu ortaya konuldu. Bilhassa beyin gelişimleri açısından çocukları hayatlarının birinci iki yılında dijital aygıtlara maruz bırakmamak gerektiğinin altını çizen Çocuk Gelişim Uzmanı Nursaç Yıldız, “Daha sonraki yıllarda çocuğu bu aygıtlarla planlı ve kademeli olarak tanıştırmak gerekir” dedi.
Dijital aygıtlar artık günlük hayatın kaçınılmaz bir kesimi. Kullanım kolaylığı ve çabucak herkesin bütçesine nazaran bir eserin bulunması dijital aygıtlara, oyunlara ve çevrimiçi platformlara erişimi daha da kolaylaştırıyor. Oxford Üniversitesi’nin Cardiff ve Cambridge Üniversitesi ile gerçekleştirdiği bir araştırmaya nazaran çocukların günde 1 yahut 2 saat dijital aygıt kullanmalarının refahları ve ruh sıhhatleri üzerinde olumlu bir tesir oluşturduğu öne sürüldü. 35 binden fazla Amerikalı çocuk ve onların ebeveynleri ile yapılan araştırmanın bulguları American Academy of Child & Adolescent Psychiatry Mecmuası’nda yayımlandı. Dijital aygıtlara hudutlu mühlet erişimi olan çocukların hiç kullanmayanlara nazaran daha yüksek seviyede ‘psikososyal’ işleyiş gösterme eğiliminde olduğunu söz edildi.
YALNIZLIK VE İLETİŞİMSİZLİĞE SÜRÜKLÜYOR
Araştırmanın sonuçları hakkında değerlendirmede bulunan Nişantaşı Üniversitesi Çocuk Gelişimi Kısmı’ndan Öğr. Gör. Nursaç Yıldız, “Araştırmada kullanıcıların aygıtlarda ne tıp içeriklere maruz bırakıldıklarına yer verilmemiştir. Meğer kullanıcıların ruhsal durumunu etkileyecek olan öge müddet kadar içeriğin de ne olduğudur. Toplumsal ömrümüzün en değerli olgusu bağlantıdır. Bizler irtibat kurarak etrafımızla etkileşime gireriz. İrtibatın en kıymetli ögesi ise lisanı kullanmaktır. Hasebiyle vaktinin birçoklarını dijital aygıtlarla geçiren bir genç lisanı kullanma konusunda dertler yaşayacak bununla birlikte beşerlerle kuracağı bağlantıda başarısız olacaktır. Dijital aygıtlar gerek içerik gerek sağladığı kolaylıklar nedeniyle günümüzün vaz geçilmez bir yapı taşı haline gelseler de kendimizi ve çocuklarımızı bu aygıtların bağımlısı haline dönüşmekten korumalıyız. Bilhassa ergenlik çağındaki gençler toplumsal medya aracılığı ile kendilerine yapay bir dünya ve o dünyaya ilişkin toplumsal bir etraf oluşturmakta. Oluşturdukları yapay dünyalarından çıkıp temel etraflarıyla etkileşime girmekte yaşadıkları zahmetler onları daha çok yalnızlığa ve iletişimsizliğe sürüklemektedir” dedi.
3-5 YAŞ ORTASI ÇOCUKLAR İÇİN ’30 DAKİKA’ UYARISI
“Özellikle beyin gelişimleri açısından çocukları hayatlarının birinci iki yılında dijital aygıtların ekranlarına maruz bırakmamak çok değerlidir. Daha sonraki yıllarda çocuğu bu aygıtlarla planlı ve kademeli olarak tanıştırmak gerekir” tabirlerini kullanan Öğr. Gör. Nursaç Yıldız şunları kaydetti:
“Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu husus hakkında yapmış olduğu çalışmaya nazaran okul öncesi periyot (3-5 yaş) bu aygıtlarla tanıştırmak için uygun bir yaş aralığıdır. Bu yaş aralığındaki çocuklar ekran karşısında günde 30 dakika vakit geçirmelidir. İlkokulda bu müddet günde 45 dakika, ortaokulda günde 1 saat ve lisede günde 2 saattir.”
EBEVEYNLERE İKAZ: VAKİT VE İÇERİK KISITLAMASI GETİRMELİLER
Ebeveynlere husus hakkında ihtarlarda bulunan Yıldız, “Ebeveynlerin birinci olarak dikkat etmesi gereken hususlardan biri çocuklarının bu aygıtlarla vakit geçirirken büsbütün inançta olmasıdır. Ailelerin, çocukların dijital aygıtlarla geçirdikleri mühlet içerisinde neler yaptığını, internet kullanıyorsa hangi içerikli sitelere girdiğini, toplumsal medyalarında ne çeşit paylaşımlar yaptığını bilmeleri, daima denetim etmeleri, çocukların yaşayabileceği siber zorbalıkların ve ferdî datalarının makûs niyetli insanların eline geçmemesi açısından değerlidir. Bununla birlikte konutta kullanılan bilgisayar ya da tablet üzere dijital aygıtlar bireye ilişkin değil meskenin ortak bir eşyası olmalıdır. Ebeveynler kesinlikle bu aygıtların nasıl kullanılacağı hakkında çocukları bilgilendirmelidir. Çocuklarla bu aygıtlardan büsbütün bağımsız, kaliteli vakit geçirmelidirler. Geçirilecek bu vakit çocuğu sohbet etmeye, kendisini tabir etmeye ve etrafıyla empati kurabilmeye teşvik etmelidir. Ayrıyeten vakit ve içerik kısıtlaması da getirmeliler. Tüm bunları yaparken aile her vakit çocuğa rol model olmalı, söyledikleri ve davranışları çelişmemelidir.”