Milletlerarası İştirakli İnteraktif Psikiyatri Eğitim Kongresi Lideri Psikiyatrist Prof. Dr. Erdal Işık, “Panik atağı olanlar akıl yahut ruh hastası değildir. Üstelik tedavisi de çok kolaydır. Yeterli bir tedaviyle 20 günden sonra panik düzelmeye başlar.” dedi.
Prof. Dr. Işık, “Uluslararası İştirakli İnteraktif Psikiyatri Eğitim Kongresi” için geldiği Antalya‘da AA muhabirine, panik atağın gerçek tehlike yahut görünürde bariz neden olmamasına karşın şiddetli fizikî belirtilerle kendini gösteren ağır dehşet atağı olduğunu söyledi.
Panik atak anının çok korkutucu olduğuna dikkati çeken Işık, atak geldiğinde kişinin kalp krizi geçirdiğini ya da öleceğini düşünebildiğini anlattı.
Sağlıklı insanların bile hayatlarında bir ya da iki kez panik atak geçirebildiğine değinen Işık, atakların daima tekrarlanması halinde hastalık teşhisinin konulabileceğini lisana getirdi.
Genetik faktörler tetikliyor
Işık, panik atak hastalarına ait toplumda yanlış bilgilerin olduğuna işaret ederek, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Panik atağı olanlar akıl yahut ruh hastası değildir. Üstelik tedavisi de çok kolaydır. Yeterli bir tedaviyle 20 günden sonra panik düzelmeye başlar. Hastalara ‘Sen güçlü bir beşersin. Bunu yenersin. Tedavi olmana gerek yok’ üzere yanlış yönlendirmeler yapılıyor. Panik atakta, ansızın terleme, nefes darlığı, çarpıntı, titreme, göğüs ve karın ağrısı, baş dönmesi, bayılma hissi, vefat korkusu, uyuşma, üşüme yahut ateş basması üzere belirtiler meydana gelebilir. Genetik faktörler, anatomik bozukluklar, antidepresan ilaçlar, boşanma, çok duygulanma, kafein, sigara, alkol ve uyuşturucu hususlar panik atak sıklığını artırabilir.”
Tıbbi tahlil yollarının ertelenmesiyle hastaların her olayda çok kaygı ve kaygı hissettiğini söz eden Işık, yaşanılan kaygının hastanın tüm hayatını olumsuz etkileyebildiğini vurguladı.
Panik atak tedavisinin çok kolay olduğunu belirten Işık, “Psikiyatride bütün hastalıklar güzelleşebilir. Telaş edilecek bir durum yok. Tedavide hedef kişiyi uyuşturmak ya da rahatlatmak değil, aksayan tetikleme sistemlerinin tekrar düzgün çalışmasını sağlamaktır. Bu nedenle kullanılan tedaviler, uyuşturucu ya da sakinleştirici özelliği taşımaz. Bunlar düzenleyici olarak fonksiyon görür.” diye konuştu.
