Uzmanlar artık 3 değil, 2 öğün öneriyor
Şehir hayatı yaşayanlara yeni beslenme nizamı tavsiye ediliyor
Şehirde yaşayan beşerler öğün sayısını azaltmalı
İSTANBUL – Kent hayatı ve gelişen teknolojinin artık insanları hareketsiz kıldığından ötürü ana öğün sayısının üçten en az ikiye indirilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Muhsin Öztürk aynı vakitte öğünler ortası ara öğünlerin de olmamasını tavsiye etti.
Sağlıklı beslenmek ve kilo vermek isteyen insanlara verilen tavsiyelerin başında “Sık ve az beslenmek metabolizmayı hızlandırır” cümlesi çok sık kullanılıyor. 3 ana öğünün yanı sıra orta öğünler de işin içine girince gün içerisinde öğün sayısı altıya kadar çıkıyor. Bilhassa sağlıklı beslenme ismi altında uygulanan bu beslenme formu herkes tarafından benimsenirken son vakitlerde beslenme uzmanları tarafından tavsiye edilen ve oruca benzeri bir sisteme sahip olan beslenme biçimleri de ortaya çıkmaya başladı. Bu beslenme hali ile uzun müddet aç kalınması ve öğün sayısının azaltılması ile birlikte bedeninizin dinlenmesi, kendini onarması ve kalorilerin yakılması amaçlanıyor.
Şehir hayatı ile birlikte beslenme formu de değişmeli
Hangi beslenme biçiminin günümüz insanları için daha ülkü olduğunu ve nasıl uygulanması gerektiğine dair açıklamalarda bulunan İstanbul Esenyurt Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Kısım Lideri Dr. Muhsin Öztürk bu noktada kent hayatı yaşayan insanların hareketsiz kaldığını ve o yüzden de beslenme biçiminin değişmesi gerektiğine vurgu yaptı. Hareketsiz hayat ile birlikte öğün sayısının indirilmesi ve hatta iki öğün ortasında da uzun bir mühlet geçmesi gerektiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Öztürk, “Özel, kronik bir hastalığımız ve tabip tavsiyemiz yoksa biz beslenme uzmanları olarak günde iki öğünü tavsiye ediyoruz. Zira artık kent hayatında yaşayan beşerler olarak fazla güç tüketmiyoruz. Günlük hayatta yaptığımız işlerin birçoklarını oturarak yapıyoruz. Her şey elimizin altında ve otomatik oldu. Sonuç olarak da hareketsizlik beraberinde geldi. Bu yüzden öğünlerimizi aza indirmemiz gerekiyor” dedi.
“Ara öğün olmaması lazım”
İki öğün ortasında rastgele bir şey yenmemesi ve sıvı tüketimine dikkat edilmesi ile ilgili de bilgilendirmelerde bulunan Öztürk, “Bu uygulamada öğünler ortasında uzun müddet geçmesi gerekiyor. Tekrar birebir vakitte iki öğün ortasında da atıştırma olmaması lazım. Öğünlerinde az yiyen beşerler bir saat sonra acıkınca ekseriyetle kan şekerini yükselten besinler tüketiyor. Bu çok tehlikeli. İki öğün ortası hiçbir şey yemeden en az beş saat olması lazım. Bu iki öğünlük uygulamada tabi ki de sıvı alımına çok dikkat etmemiz gerekiyor ve gün içerisinde su tüketimini de yaymalıyız. Mesela; sabah kalkar kalkmaz, yemekten biraz evvel ve sonra en son olarak da yatmadan evvel gibi” halinde konuştu.
İki öğün günün hangi saatlerinde olmalı?
Uygulanacak olan iki öğünün de hangi saatlerde uygulanması gerektiğine değinen Öztürk, “Bir defa kahvaltıyı kaçırmamız ve uygun yapmamız gerekiyor. Başka öğün ile ilgili de uzmanlar çoklukla 19.00 ile 20.00 saatleri ortasını uygun görüyor. Kahvaltımız sabah 07.00 ile 09.00 ortasında değişebilir. Gün içerisindeki öğünlerimizi bu saatlere bölüp iki öğünü uygulamakta yarar var. İki öğün ortasında sıvı tüketimini de ihmal etmiyoruz. Sıvı tüketimi derken tabi ki de öncelikli olarak su başı çekecek halde bir fincan olmak kaydıyla şekersiz çay ve kahve, soda, ayran, şalgam suyu üzere içecekler de bu ortada tüketilebilir” tabirlerini kullandı.
Egzersiz ve hareket şart!
Son olarak da yalnızca beslenme formunun değil bunların yanı sıra hem sağlıklı hem de fit olmak için idman yapmanın koşul olduğuna değinen Öztürk, “Beslenmemin yanında muhakkak hareket ve antrenmanı de öneriyoruz. Bilimsel çalışmalar yalnızca hareketsiz hayat sürdüklerinden ötürü insanların öldüğünü söylüyor. Günlük hayatta doğal olarak iş maksatlı yaptığımız hareketler idman olarak sayılmıyor. Özel olarak ritmik yürüyüşler, spor salonunda yahut açık havada yapılan hareketler, konutumuzda kolay bir halde onar dakika yaptığımız kültürfizik hareketlerini hiç olmazsa tertipli olarak yapmalıyız ki gerçekleştirdiğimiz hakikat beslenmez tertibi bir mana taşısın” diyerek kelamlarını sonlandırdı.
