TÜRK Gastroenteroloji Derneği Lideri ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Bor,
“Hepatit B ve C artık ilaçlarla çok başarılı bir formda tedavi edilebiliyor lakin karaciğer yağlanmasının ilaçla tedavisi yok” dedi.
Türk Gastroenteroloji Derneği ve Dünya Gastroenteroloji Organizasyonu’nun 21-24 Eylül 2019 tarihleri arasında ortaklaşa düzenlediği Dünya Gastroenteroloji Kongresi (WCOG) İstanbul’da başladı. İstanbul Kongre Merkezi’ndeki kongrede konuşan Prof. Dr. Serhat Bor, tıbbın artık hepatitlere büyük ölçüde tahlil bulduğunu, şu anda en büyük tehlikenin çok kiloya bağlı karaciğer yağlanması olduğunu söyledi. Prof. Dr. Bor, “Hepatitler artık dünya için sorun olmaktan çıktı. Hepatit B de C de ilaçlarla epey başarılı bir halde tedavi edilebiliyor. Dünya nüfusunun dörtte birinin karaciğerinde yağlanmaya bağlı büyüme var. Burada değerli olan bu yağlanmaya iltihabın eşlik edip etmemesi. Bu bireylerin yüzde 25’inde, iltihap da eşlik ediyor. Bu da ‘Nonalkolik Steatohepatit’ dediğimiz alkole bağlı olmayan siroza yol açıyor. Bunun ilaçla tedavisi de yok. Tek tedavi zayıflamak, sağlıklı beslenmek ve hareketli yaşam” diye konuştu.
HEM YAĞLANMA HEM İLTİHAP VARSA KESİNLİKLE ARAŞTIRILMALI
Prof. Dr. Bor, bu şahıslarda kalp hastalıkları riski ve bunlara bağlı ölümlerin de görüldüğüne dikkat çekerek, “Obezite şu an en büyük sorun. Gürbüz çocuk sıkıntısı var. Çocuklar da obez. Dünyanın hiçbir yerinde karaciğer yağlanmasının tedavisi yok, bu hastalık için bir ilaç yok. Tedavisi ücretsiz aslında. Cebinize para da kalıyor. Az ye, yürüyüş yap. Kilo verdiniz mi ilerlemesi duruyor. Daha âlâ bir yol ise esirgeyici hekimlik. Yani hiç kilo alınmaması. Ultrason bu hastalığın taramasında çok faydalı lakin iltihap da eşlik ediyor mu bunu fakat kolay karaciğer testleriyle anlayabiliyoruz. Yağlanmanın yanı sıra hastanın karaciğer enzimleri yüksekse kesinlikle siroza ilerleyebilecek potansiyel var mı yok mu bu araştırılmalı” dedi.
TÜRKİYE’NİN ÜÇTE BİRİ SİNDİRİM SİSTEMİ HASTASI
Türkiye’de yeni yapılan bir araştırmaya nazaran toplumun yüzde 30’unda işlevsel sindirim sistemi hastalığı olduğuna işaret eden Dünya Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cihan Yurdaydın da, “Türkiye’de 906 gastroentereloji uzmanı var. 100 binde 1 bireye gastroenteroloji uzmanı düşüyor. Lakin aslında sindirim sistemi hastalıkları toplumda çok yaygın. 4 bin bireye anket 3 bin bireye ultrason taraması yaptık. Toplumun yüzde 30’u işlevsel sindirim sistemi hastalığı; yüzde 70’inde de hastalık olmasa bile sindirim sistemi şikayeti var. Obezitede Avrupa birincisiyiz. Bunun karaciğer yağlanmasına yansıması da inanılmaz düzeyde” biçiminde konuştu.
TEKNOLOJİ SAYESİNDE ERKEN TEŞHİS MÜMKÜN
Kongre Bilimsel Komite Eşbaşkanı Prof. Dr. Sedat Boyacıoğlu ise, gastroentereloji alanındaki teknolojik gelişmelerin tamamının Türkiye’de de kullanılabildiğini vurgulayarak, “Bir endoskopi sırasında manzarayı gerçek vakitli olarak 500 kere büyütebilecek, hücreyi gösterebilecek aletlerimiz var artık. Sindirim sistemi kanserlerinin taranması ve erken tanısı için bu çok kıymetli. Harikulâde süratle artıyor bu kanserler. Bugün kolon kanseri bilhassa en öldürücü kanserler içinde ikinci sırada. Görülme sıklığı açısından da erkeklerde 3, bayanlarda 4. sırada. Kolon ve büyük ölçüde mide ve yemek borusu kanserleri önlenebilir kanserler aslında. Tanısal endoskopların gelişmesi sayesinde erken yakalayıp riskli kümeleri ayırarak izlem altına alıp önleyebiliyoruz. 50 yaşından sonra bir sefer kolonoskopi yaptıranların kolon kanserine yakalanma riski yüzde 70 azalıyor” dedi.
