MÜZİK, video ve oyun tutkusu nedeniyle gençler ortasında kullanımı yaygınlaşan kulaklıklarda, Türkiye‘de 5 milyon liralık pazardan bu yıl 300 milyon TL’ye ulaşıldı. Süratle yaygınlaşan aygıtlarla ilgili Koreli bilim insanlarının yaptığı araştırma, telefon görüşmeleri için de sıkça tercih edilen kulaklıkların, konuşma sesi üzere düşük frekanslarda dahi işitme kaybına yol açabildiğini gösterdi. Geçen yılın Ocak ayında, tıp dergisi ‘PlusOne’da da yayımlanan araştırmada, 3 bine yakın ortaokul ve lise öğrencisi incelendi. Çalışmada, işitme kaybı yaşayan çocuklarda okul muvaffakiyetinin düştüğü saptandı.
İŞİTME KAYBINA DAİR EZBERLER DEĞİŞECEK
Medipol Mega Hastanesi’nden Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Fatih Evcimik, bu araştırmanın işitme kayıplarıyla ilgili ezberleri değiştireceğini söyleyerek, “Radyasyondan kaçmak için telefonu kulaklarımızdan uzaklaştırdık, bu yanlışsız bir yaklaşım. Lakin kulaklığın da ziyanı var. Şimdiye dek kulaklıkla maruz kaldığımız sesin mühleti ve şiddetinin akustik travma dediğimiz tabloya yol açarak iç kulaktaki yapılara ziyan verdiğini biliyorduk. Yani uzun periyodik yüksek desibele maruziyet işitme kaybı yaratıyordu. Ancak Kore’de yapılan bu çalışma konuşma frekanslarındaki sesin, yüksek frekanslara göre daha fazla işitme kaybına yol açabildiğini gösterdi. Bunun da çocuklardaki okul muvaffakiyetinde olumsuz tesiri olduğu ortaya kondu. Yani yalnızca konuşmak için kullanılsa dahi kulaklığı uzun mühlet kullanmak kulak sıhhati açısından tehlikeli” dedi.ENFEKSİYON RİSKİ DE VARÖzellikle çocuklar ve gençlerde dijital bağımlılığın kulaklık kullanım müddetini artırdığına dikkat çeken Doç. Dr. Evcimik, “Bu araştırma da gösteriyor ki kulaklık kullanım mühletinin azaltılması gerekli. Alışılmış ki telefon kullanacağız, müzik dinleyeceğiz. Fakat bunu, daha kısıtlı mühlet içerisinde yapmak gerekli. Ayrıyeten kulaklığın uzun mühlet çıkarılmaması enfeksiyon riskini de beraberinde getiriyor. Konuşsak da konuşmasak da kulaklığın kulakta kalması, dış kulak yolunda enfeksiyon riskini artırıyor. Kulak içi aygıtlar bu hususta daha riskli. Kulak üstü kulaklıkları daha çok öneriyoruz. Kullanılmadığı vakit da katiyen çıkarılmalı. Kapalı ortam, enfeksiyonlara yatkınlığı artırıyor” diye konuştu.KULAKTA ÇINLAMA BAŞLADIYSA ‘KIRMIZI ALARM’Kulaklığın ziyanlarının önüne geçilebilmesi için tekliflerde de bulunan Evcimik, şunları söyledi: “Süreyi kısaltmak lazım alışılmış. Ancak burada şöyle bir formül yok, 10 dakika yahut 5 dakika dinle. Bu, şahıstan şahsa değişir. Birtakım beşerler yüksek mühletlerle konuşsa da iç kulağı ziyan görmeyebilir. Kimileri ise çok kısa müddette bile ziyan görebilir. O nedenle bir, kullanmadığınız sürece kulaklığı kulağımızda tutmayalım. İki, mümkün olduğu kadar süreyi kısaltmaya çalışalım. Üç, kesinlikle düşük desibelde kullanalım. Yüksek desibel daha kalıcı ziyanlar veriyor. Konuşma ya da müzik dinleme bittikten sonra kulaklığı çıkardığınızda şayet çınlama varsa bu, iç kulağın olumsuz etkilendiğini gösterir. Onun için kulakta çınlama yapacak yükseklikte ve müddette sese maruziyete müsaade verilmemeli. Diğer dert da şu; genelde ileri yaşlarda görülen işitme kayıpları, gençlerin bu tutkusu nedeniyle daha erken yaşlarda görülmeye başlanıyor.”‘BİREYSEL EŞYA OLMALI’Kulaklıkların ferdî kullanılması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Evcimik, “Genellikle gördüğümüz şey, aile içerisinde ortak kullanım yahut yakın arkadaşlar ortasında işte ‘şu müziği sen de dinle’ diyerek paylaşılması. Bunlar sıhhat açısından riskli. Zira herkesin kulak içi florası farklı. Onun kulağı bizimki kadar hassas olmayabilir, çok çabuk enfekte olabilir. Yalnızca bakteri değil, mantar da taşıyabiliriz kulaklarımızda. Durduk yere, hiç sorun yokken kulakta enfeksiyona neden olabilir ortak kullanım” dedi.
