Göğüs kanseri teşhis, tedavi ve takibinde yeni gelişmelerin olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Ağalar, her büyük tümörün ileri evre bir kanser belirtisi olmadığını söyledi.
Göğüs kanseri bayanlarda en sık görülen kanser cinsleri ortasında birinci sırada yer alıyor. Bu kanserin pek çok farklı formda görüldüğünü anlatan Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Ağalar, Göğüs Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında değerli bilgiler verdi. Her büyük tümörün ileri evre olmayabileceğini tabir eden Prof. Dr. Fatih Ağalar, “Koltuk altını metastaz yapmış her hastalık ileri evre hastalık değildir. Hatta kimi kemik metastazı hastalarının ileri evre olarak kabul edilmemesi gerekir. Her büyük tümör ileri evre olmadığı üzere her büyük tümöre kemoterapi de gerekmeyebiliyor. Biz göğüs tümörünün tiplerini ve davranışlarını anladıkça tedavilerde de çok değerli değişiklikler oldu. Hasebiyle bugün göğüs kanseri teşhis, tedavi ve takibinde yaşanan gelişmelere dayanarak yüz güldürücü günlere artık yakınız diyebiliyoruz” dedi.
Göğüs kanserinde en değerli gelişmelerden birinin hastaların evrelemesinde değişen sınıflama sistemi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Fatih Ağalar, şöyle devam etti:
“Meme kanserinin pek çok tipi var. Kimileri büyük tümörle kimileri ise mide kanserine benzerlik gösteren küçük tümörlerdir. Büyük tümör görülen hastalara TNM sınıflamasına nazaran baktığımızda teşhis evre 2 olabiliyor. Lakin hastanın genetik yapısı, yaşı, verilecek tedavi, tümörün bu tedaviye uygunluğu, yapılacak cerrahinin biçimine nazaran hastanın değerlendirildiği prognostik skorlama sistemine nazaran baktığımızda sonuç değişebiliyor. Bu skorlama sistemi sonucu, başlangıçta evre 2b olan hastalık, evre 1c, 1b hatta 1a’ya kadar düşebiliyor.”
MAKSADA YÖNELİK TEDAVİLER ÇIĞIR ATLATTI
Bugün göğüs kanseri tedavisinde cerrahi, kemoterapi, radyoterapinin yanında amaca yönelik tedavilerin ön planda olduğunu söz eden Prof. Dr. Fatih Ağalar, “Hedefe yönelik tedaviler göğüs kanserinde bir çığır atlattı. Örneğin, evre 4 kemik metastazlı hastaların bir kısmı maksada yönelik tedavilerle bu hastalıktan kurtulabiliyorlar. Cerrahi küçüldü artık koltuk altına gereksiz müdahale etmiyoruz. Göğüsteki kitleyi çıkarıyoruz ve radyoterapi veriyoruz.
Ayrıyeten, onkoplastik cerrahi uyguluyoruz. Onkoplastik cerrahi ile uygun göğüslerde deformite yaratmaksızın çok daha büyük tümörler göğüs korunarak çıkartılabiliyor. Onkoplastik cerrahi demek sadece göğsün boşaltılıp yeni göğüs yapılmasından ibaret değildir. Tam bilakis onkoplastik cerrahi büsbütün göğsün alınıp yeni göğüs yapılmasına alternatif olabilen, hastanın kendi göğsünün ve birden fazla defa göğüs başının korunduğu kusursuz prosedürler bütünüdür” değerlendirmesinde bulundu.
ERKEN EVREDE TEDAVİLER SON DERECE BAŞARILI
Ailesinde göğüs kanseri hikayesi olan ve birtakım çevresel faktörlere maruz kalan şahısları uyaran Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ağalar, şöyle devam etti:
“BRCA1 ve BRCA2 geni taşıyan şahıslar göğüs kanseri açısından risk altında. Sigara içmek, alkol kullanmak, obezite, şeker hastalığı bunlar daima risk faktörü. BRCA1 ve BRCA2 genlerinden biri bireyde olumluysa, ailede çok kuvvetli bir genç yaş göğüs kanseri hikayesi varsa bu hastalarda 25 yaşında senede iki sefer muayene ve vakit zaman MR ve ultrasonla bunları takip ediyoruz. Hastalar artık göğüs kanserinden korkmamak gerektiğini bilmeli. Zira en küçük evreden en ileri evreye kadar herkese verilebilecek çok hoş tedaviler var. Ümitsizliğe kapılmamak gerekiyor. En ileri evrede bile hastanın yıllarca çok sağlıklı yaşayabilmesi mümkün. Artık kemik metastazlı bir hasta 10-15 sene hatta daha uzun yıllar yaşayabiliyor. Erken evrede tedaviler son derece başarılı. Bunların kimileri çok yeterli tedavi edilebilir hale geldiği için ileri evre yerine sistemik rahatsızlık olarak isimlendirilmeli.”
