1) Hamilelik sürecinde içilen sigara, ölçüsünden bağımsız olarak bebeğe ziyan veriyor. Günlük içilen sigara sayısı arttıkça, sigaraya bağlı düşük doğum tartılı bebek üzere olağan dışı durumların ortaya çıkma riski de artıyor. Bu nedenle gebe kalmayı planladığınızda ya da en geç gebe kaldığınızı öğrendiğiniz andan itibaren sigarayı kesinlikle bırakmalısınız.
2) Hamilelikte, rutin denetimler için diş tabibine devam etmenizde hiçbir sakınca yok. Problemlerin tedavisi hedefiyle hamileliğe uygun ilaç da başlanabiliyor, diş çekimi de yapılabiliyor.
Hamilelikte diş tedavisine devam edilebiliyor Denetimlerden birinde, şayet diş doktorunun bir müdahale yapması gerekiyorsa, bu müdahalenin birinci 3 aylık devir geçtikten sonra yapılması tercih ediliyor. Lakin abse tedavisi üzere bir durum kelam mevzusuysa, bu acil bir durum oluyor ve kesinlikle süratlice tedavi edilmesi gerekiyor.
3) “Anne adayınınhamile kaldıktan sonra 2 kişilik yemek yemeye başlaması, kusurlu bir beslenme davranışıdır” ihtarında bulunan Dr. Pınar Kadiroğulları bunun nedenini şöyle anlatıyor: “Bu alışkanlık hamilelik devrinde gereksiz kilo alımına ve beraberinde şeker sisteminde bozulmalara, artan kiloya bağlı hareketsizlik ve pıhtı atması riskine, tansiyonda oynamalar üzere bir kadro hastalıklara neden olabiliyor. Anne adayı hamilelik mühletince yalnızca 9-16 kilo almalı. Ayrıyeten besin kalitesi ve yeme nizamı de çok kıymetli. İstikrarlı beslenmeli ve tıpkı vakitte da hareket etmeli ki çok kilo almasın”
4) Günümüzde, hamilelik periyodunda gelişen bulantı-kusma, üst teneffüs ve idrar yolları enfeksiyonu ile mide şikayetleri üzere birtakım problemlerde, bebek üzerine olumsuz tesiri olmadığı saptanmış birçok ilaç itimatla kullanılabiliyor. Lakin bilhassa birinci 3 ay bebeğin organlarının geliştiği ve son 4 hafta da bebeğin doğumuna yakın devir olduğu için bu süreçlerde ilaç kullanımında dikkatli olmak gerekiyor. Hamilelik sürecinde tüm ilaçların tabibin tavsiyesi üzerine alınması anne ve bebek sıhhati için büyük ehemmiyet taşıyor.
5) Dr. Pınar Kadiroğulları hamilelikte hareketsiz kalmanın hem anne adayının hem de bebeğin hayatı için risk oluşturduğu ihtarında bulunarak, “Hamilelikte hareketsiz kalmak kasları tembelleştireceği için doğum zorlaşıyor.
Bu nedenle nizamlı spor yapan anne adayları doğum sürecini çok daha kolay atlatabiliyorlar. Hamilelik sürecinde ağır ve şiddetli sporlar yapılmamalı, fakat sistemli yüzme, hafif idmanlar, bilhassa de yürüyüş ihmal edilmemeli.”
6) Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Pınar Kadiroğulları, sanılanın tersine hamilelikte seyahat etmenin sakıncalı olmadığını söyleyerek şu bilgiyi veriyor: “Ancak kısa aralar, en fazla 2 saat sürecek otomobilli seyahatler ve mümkünse uçak seyahati tercih edilmeli. Otomobille ya da otobüsle uzun yol gitmektense, uçakla seyahat etmek daha sağlıklı.Yolculuk müddeti kısalacağı için otobüs ve otomobil ile olan seyahatlerde uzun müddet hareketsiz kalamaya bağlı artan pıhtı artması riski azalmış oluyor. Erken doğum ya da düşük riski olmadığı sürece anne adayı 36. haftaya kadar uçağa binebilir.”
7) Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Pınar Kadiroğulları toplumdaki yaygın inanışın tersine, hamilelikte cinsel bağın bebeğe rastgele bir ziyan vermediği üzere, yarattığı mekanik tesirle rahim ağzından birtakım hususların salgılanmasını sağlayarak doğumu da kolaylaştırdığını belirterek, “Sadece anne adayının düşük ve erken doğum riski varsa cinsel hayat kısıtlanıyor. Münasebetiyle bu riski taşımayan gebenin, rahat ettiği sürece, son haftaya kadar cinsel bağlantıya girmesinde bir sakınca yok” diyor.
Hamilelikte spor yapan daha az kilo alıyor 8) “Şeker yükleme testinin ne anne adayına ne de bebeğe ziyanı vardır. Şeker yükleme testiyle bedene alınan şekerin daha fazlası gebeler tarafından gün içinde atıştırmalıklarla tüketiliyor. Esasen teşhis konulmamış diyabet hastalığı zararlıdır” diyen Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Pınar Kadiroğulları şu bilgiyi veriyor: “Tanı koyamadığımız için denetim altına alınamayan diyabet bebeğin kalbinde önemli anomalilerden anne karnında ani ölümlere kadar pek çok olumsuz tabloya yol açabiliyor. Bu nedenle tabibin ferdî olarak çıkaracağı risk skalasına nazaran, anne adayı için belirlenen hamileliğin erken haftalarında, ek risk faktörleri yoksa hamileliğin 24-28. haftaları ortasında kesinlikle şeker taraması yapılması gerekiyor”
9) Kedilerin, bilhassa de sokağa çıkarılan kedilerin en büyük tehlikesi, kimilerinin dışkılarında toksoplazma ismi verilen ve doğmamış bebekte enfeksiyon yarattığında önemli durumlara yol açabilen bir parazitin olması. Mesken kedilerinde bu parazit ender görülmekle bir arada, parazit kedinin dışkısıyla bulaştığı için tedbir olarak kedinizin dışkı kabını öbür birinin değiştirmesini sağlayabilirsiniz. Kediyi sevmenizde, ona dokunmanızda ise bir sakınca yok. Köpeklerin en büyük tehlikesi ise “köpek kisti” ismi verilen, tekrar bir parazit tarafından oluşturulan ve sıklıkla karaciğer yerleşimli kistlere neden olabilmeleri. Hamilelikte bu enfeksiyon geçirildiğinde enfeksiyonun bebek üzerinde olumsuz bir tesir yaratması beklenmemekle birlikte, yeniden de köpeğinizin bakımını diğer birinin üstlenmesinde yarar var.
10 ) Radyon gebeler için risk taşıyor. Lakin X-Ray aygıtları radyasyon içermiyor, münasebetiyle bu aygıtlardan geçmenin rastgele bir ziyanı olmuyor. Ayrıyeten akciğer sineması esnasında alınan radyasyonunun dozu da çok düşük olduğu için emniyetli bir metot.Dolayısıyla hayati bir mecburilik varsa akciğer sineması, içerdiği radyasyonun düşüklüğü nedeniyle çektirilebilir.
