Türkiye‘de yapılan birtakım çalışmaların şahısların yeme bozukluğu olma sıklığını yüzde 3 olarak ortaya koyduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Dila Özçelik, daha çok ergenlik devrinde başlayan bu durumun genç kızlarda görülme yoğunluğunun genç erkeklere nazaran 4 katı olarak saptandığını açıkladı.
Yeme nizamındaki önemli farklılıklar ve rahatsızlıklar olarak tanımlanan yeme bozukluğu kişinin hayat kalitesini kıymetli ölçüde etkileyen bir sorun. Dünya genelinde bayanlarda daha sık görülen yeme bozuklukları ekseriyetle 10 ile 20 yaşları ortasında ve daha çok da gençlik yıllarında ortaya çıkıyor. Rastgele bir yeme sorununun ‘bozukluk’ olarak nitelendirilebilmesi için kimi teşhis kriterlerine sahip olması gerektiğini belirten Altınbaş Üniversitesi Çocuk Gelişim Programı Lideri Uzman Klinik Psikolog Dila Özçelik, ilgili teşhis kriterleri değerlendirilince, gençlerde daha çok Anoreksiya Nevroza ve Bulimiya Nevroza tipi yeme bozukluklarının görüldüğünü söyledi.
“Anoreksiya Nervoza’da kişi çok önemli bir yemek kısıtlamasına giderken Bulimiya Nervoza’da sık sık yeme nöbetleri yaşanır ve sonrasında çok idman, kendini kusturma ve müshil kullanımı üzere durumlar görülür” diyen Dila Özçelik, yaşanan bu problemlere fizyolojik, ruhsal ve çevresel etmenlerin bir bütün olarak sebep oluşturduğunu vurguladı.
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ YÜZDE 65 BAŞARILI
Tedavi etabında da farklı disiplinlerin bir ortaya gelmesinin gerektiğini söz eden ve bu süreçte bilhassa psikoterapik yollardan büyük oranda olumlu sonuç alındığını kaydeden Özçelik, şunları kaydetti:
“Özellikle son yıllarda aktifliği kanıtlanan birtakım psikoterapi çeşitlerinin, bireylerin bu bozuklukları yenmesinde kıymetli bir adım olduğu görüldü. Bilhassa Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan çalışmalar Bilişsel Davranışçı Terapi’nin yeme bozukluğu konusundaki aktifliğini ispatlar nitelikte. Fairburn ve arkadaşları (2015) yapmış oldukları kültürler ortası çalışmada, direkt olarak yeme bozukluğu için geliştirilmiş terapilere katılan şahısların yüzde 65’inin yeme bozukluğundan kurtulduğunu saptadı. Elde ettikleri bu sonucu 60 hafta boyunca takip eden araştırmacılar, tedaviden faydalanan şahısların sorunlarının tekrar etmediğini gördüler. Bununla birlikte küme psikoterapilerinin ve sanat içerikli psikoterapilerin de yeme bozukluğu üzerinde faal olduğunu gösteren birçok çalışma var. Öte yandan faal bir tedavi için beslenme uzmanlarının da tedavinin bir kısmında olması kıymetli. Bunun haricinde kimi danışanların psikoterapiye eş olarak psikiyatrik ilaç tedavisi de görmesi gerekebiliyor.”
GENÇ KIZLARDA DAHA FAZLA
Türkiye’de yapılan birtakım çalışmaların bireylerin yeme bozukluğu olma sıklığını yüzde 3 olarak ortaya koyduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Dila Özçelik, daha çok ergenlik periyodunda başlayan bu durumun genç kızlarda görülme yoğunluğunun genç erkeklere nazaran 4 katı olarak saptandığını açıkladı.
Dila Özçelik, “Tedavinin en çok ilgi çeken noktasının terapi protokolünün içerdiği insan alakaları prosedürlerinin bireylere sağladığı yarar olduğunu düşünüyorum. Bireyler edindikleri faal bağlantı hünerleriyle özgüvenlerini yükseltebiliyor, böylelikle yeme bozukluklarını aktif bir biçimde aşabiliyorlar” biçiminde konuştu.
– İstanbul
